

Bağımlı Aileler İçin Rehber
-Aileler Neler Yaşıyor?
Anne ve babalar, çocuklarının uyuşturucu madde kullanmasıyla karşılaştıklarında çeşitli zorluklarla başa çıkmak zorunda kalır. İşte bu zorlukları daha anlaşılır bir şekilde sıralayabiliriz:
Hayal Kırıklığı:
Her anne ve baba, çocuklarının geleceği hakkında umutlar ve planlar yapar. Ancak çocuğun uyuşturucu madde kullanmaya başladığını öğrenmek, bu umutların yerle bir olması demektir. Bu hayal kırıklığı, ilk tepki olarak karşılarına çıkar. Ancak unutulmamalıdır ki her şey bitmemiştir ve değişiklik mümkündür.
Suçluluk:
Bazı ebeveynler, çocuklarının madde kullanmaya başlamasından kendilerini sorumlu tutarlar. Bu durumda, kendi hatalarını abartabilirler veya suçluluk duygularını yoğun bir şekilde hissedebilirler. Ancak suçluluk duyguları, sorunun çözümüne katkıda bulunmaz.
İnkar:
Bazı ebeveynler, çocuklarının madde kullanmaya başladığını kabul etmek istemezler. Bu nedenle çocuğun madde kullanımını görmezden gelirler veya hafife alırlar. Ancak gerçekleri kabul etmek, sorunun çözümü için bir adım atmaktır.
Ümitsizlik:
Anne ve baba, çocuklarının madde kullanımıyla mücadele etmeye başladıklarında, çoğu zaman ilk denemelerinde başarısız olurlar. Bu başarısızlık duygusu, ümitsizliğe yol açabilir. Ancak unutulmamalıdır ki sürekli mücadele ve farklı yaklaşımlarla sorun çözülebilir.
Şaşkınlık ve Ne Yapacağını Bilmeme:
Anne ve baba, çocuklarının madde kullanmaya başladığını öğrendiklerinde sıklıkla şaşkınlık yaşarlar ve ne yapacaklarını bilemezler. Bu durumda reflekslerini kaybedebilirler. Önemli olan, bu durumu fark etmek ve yanlış adımlar atmamak için kendilerini kontrol etmeye çalışmaktır.
Öfke:
Çocuklarının madde kullanmasına öfkelenmek, bazı ebeveynler için doğal bir tepkidir. Ancak bu öfke, sorunun çözümüne katkıda bulunmaz ve aile içi ilişkileri olumsuz etkileyebilir.
Utanç:
Çocukların madde kullanması, bazı aileler için büyük bir utanç kaynağı olabilir. Bu nedenle aile, çevresinden kaçınmaya ve sorununu gizlemeye çalışabilir. Ancak utanç duygusu, sorunun çözümünü engelleyebilir.
Korku:
Ebeveynler, çocukları hakkında büyük korkular yaşayabilirler. Bu korkular, çocuğun madde bağımlısı olmasından, psikolojik sorunlar yaşamasına kadar çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bu korkular, doğru bir şekilde yönetilmezse sorunun daha da büyümesine neden olabilir.
Beklenti:
Anne ve baba, sorunun hızlı bir şekilde çözülmesini bekleyebilirler. Ancak bu tür beklentiler, genellikle gerçekçi değildir. Sorunun çözümü zaman alabilir ve sabır gerektirebilir. Bu nedenle gerçekçi beklentilere sahip olmak önemlidir.
Çocuğa Odaklı Yaşam:
Sorunla mücadele ederken, bazı aileler çocuğa tamamen odaklanır ve diğer aile üyelerini ihmal edebilirler. Bu durum, aile içi dengesizliklere neden olabilir
Aile Hastalığı olan Bağımlılık: Aile ve Yakınları Ne Yapmalı?
Farklılığı Kabul Etme:
Bağımlı yakınınızın diğer aile üyelerinden farklı olduğunu kabul etmelisiniz. Onun davranışları, diğerlerinden farklı olabilir ve tepkileri de öyle. Onun zaten farklı bir birey olduğunu ve madde kullanmaya başladığını unutmamalısınız.
Duyguları Kontrol Etme:
Anne ve baba olarak duygularınızı kontrol etmelisiniz. Suçlamalardan kaçınmalı ve sorunun çocuğunuzla aranızdaki ilişkide olduğunu kabul etmelisiniz. Her şeyin yeniden başladığını düşünmeli, ümitsizliği bir kenara bırakmalısınız.
Sınırları Belirleme:
Çocuğunuza sınırlar koymayı öğrenmelisiniz. Bu tür çocukların sınırlar belirlemede ve kurallara uymada zorlandığını biliyoruz. Bu nedenle, aile olarak yeni stratejiler geliştirmeli ve onun kurallara uymasını sağlamalısınız. Bu kurallar baskı biçiminde olmamalı, ortak bir yol bulmaya çalışmalısınız. Gerektiğinde profesyonel yardım almalısınız.
Sorumluluğunu Almasını Teşvik Etme:
Çocuğunuzun kendi sorumluluklarını almasını öğrenmesi önemlidir. Madde bağımlısı gençler genellikle sorumluluk alma konusunda zorluk çekerler ve sorumluluklarını başkalarına yüklemeye çalışırlar. Bu nedenle, kendi sorumluluklarını üstlenmesini teşvik etmelisiniz.
Beklentileri Düşürme:
Amacınız, çocuğunuzun zarar görmesini azaltmaktır, onu tamamen değiştirmek değil. Bu nedenle öncelikle farklı olduğunu kabul etmelisiniz.
Yeni Beceriler Kazanma:
Çocuğunuzla başa çıkabilmeniz için yeni beceriler kazanmalısınız. Örneğin, öfke kontrolünü öğrenmek veya çatışmaları çözme becerilerinizi geliştirmek gibi.
Yeni Stratejiler Geliştirme:
Bugüne kadar uyguladığınız yöntemlerin başarısız olduğunu kabul etmelisiniz. Başarısız yöntemleri tekrarlamamalı ve yeni stratejiler geliştirmelisiniz.
İlk Adımı Atma:
Gençler, anne ve babalarıyla uyuşmayı reddederler. Bu nedenle öncelikle sizin değişmeniz gerekebilir. Anne ve baba olarak değiştiğinizde, genç de değişmeye başlar.
İletişimin Kalitesini Artırma:
İyi bir iletişim için iyi bir dinleyici olmalısınız. Gençlerin madde kullanımı hakkında ebeveynlerinden daha geç haber aldıkları göz önüne alındığında, iyi bir iletişim kurmanın ne kadar önemli olduğunu unutmamalısınız.
Hayatı Sürdürme:
Sadece bağımlı çocuğunuza odaklanmak yerine, hayatınızı da sürdürmeye çalışmalısınız. Bu, diğer çocuklarınızı korumanıza ve kendinizi korumanıza yardımcı olabilir.
Çatışmaları Erteleme:
Genç öfkeliyken tartışmaktan kaçınmalısınız. Çatışmayı ertelemeli ve daha sakin bir zamanı beklemelisiniz.
Onu Anlama:
Onun ve yaptıklarını anlamaya çalışmalısınız. Davranışlarını eleştirmek yerine, davranışlarına odaklanmalısınız.
Onu Destekleme:
Onun iyi davranışlarını fark edip övmelisiniz. Kötü davranışlara odaklanmak yerine, olumlu davranışları ödüllendirmelisiniz.
Durumdan Haberdar Olmayan Ebeveynler: Eğer
diğer aile üyeleri, çocuğun madde kullanımını fark ederse, durumu aileyle paylaşmalıdır. Aile üyeleri, bu sorunu kabullenip tedavi kurumlarından yardım almalıdır.
Bu önerilerle, bağımlı yakınınızla başa çıkmak ve ona yardımcı olmak daha etkili bir şekilde mümkün olabilir.
Bağımlılık Hakkında Aileler ve Yakınlar İçin Merak Edilenler
1- Bağımlılık Bir Beyin Hastalığı Mıdır?
Madde ve alkol kullanımı, hastalık olarak kabul edilmese de, bağımlılık kesinlikle bir beyin hastalığıdır. Bu farkı daha iyi anlayabilmek için bir örnek vermek gerekirse: Herkes zaman zaman mide ağrısı yaşayabilir, ancak bazı insanlar ülser gibi kronik bir hastalığa sahiptir. Mide ağrısı bir belirti iken, ülser bir hastalıktır. Benzer şekilde, herkes zaman zaman alkol tüketebilir, ancak bazı insanlar bağımlı hale gelirler.
2- Çocuğumun veya Yakınımın Bağımlı Olmasındaki Payım Nedir?
Bağımlılık hakkında bazı ebeveynler, çocuklarının madde kullanmaya başlamasını kendi davranışlarıyla ilişkilendirebilir ve bu nedenle suçluluk duygusu yaşayabilirler. Ancak bunun yerine daha yapıcı bir yaklaşım benimsemek önemlidir, çünkü bağımlılık karmaşık nedenlere dayanan bir sorundur. Suçlu hissetmek yerine, ne tür destekler sunabileceğimizi düşünmeliyiz. Bağımlılığı anlamak ve tedavi sürecine yardımcı olmak için uzmanlarla iş birliği yapmak da önemlidir
3- Çocuğumun Madde Kullandığını Nasıl Anlarım?
Ebeveynler, sevdiklerinin madde kullanımına dair endişe taşıdıklarında, bu durumu anlamak için bazı adımlar izleyebilirler:
Bilgi Toplama: İlk olarak, şüphenin temelini destekleyecek bilgilere odaklanın. Ancak kişinin gizliliğine saygı göstermeye dikkat edin. Farklı kaynaklardan uyuşturucu maddelerin özellikleri hakkında bilgi edinin. Bu bilgileri gözlemlerinizle birleştirerek objektif bir bakış açısı elde edin. Ancak kesin kanıtlarınız olmadan kişiyi suçlamaktan kaçının.
Konuşma Zamanını Seçme: Kişiyle konuşmaya karar verdiğinizde acele etmeyin. Rahat bir ortam ve zaman seçmeye özen gösterin. Duygularınızı, düşüncelerinizi ve endişelerinizi açıkça ifade edin. Ancak bu sırada suçlayıcı bir dil kullanmaktan kaçının.
Duygusal Desteğe Açıklık: Kişiye karşı anlayışlı olun ve ona destek verdiğinizi hissettirin. Konuşurken yargılamaktan kaçının. Kişinin söyleyeceklerini dinleyin ve onun duygusal tepkilerine saygı gösterin. İlk konuşmanın ardından daha fazla görüşme için açık kapı bırakın.
Profesyonel Yardım: Eğer kişiyle olan iletişiminiz sonuç vermezse veya durum daha karmaşıksa, bir uzmandan yardım almayı düşünün.
Ayrıca, bazı maddelerin kullanımının yol açabileceği fiziksel ve ruhsal değişikliklere dikkat edin:
Esrar ve Bonzai: Kızarıklık, halsizlik, uykusuzluk ve halüsinasyonlar gibi belirtiler görülebilir. Gözdeki kızarıklığı gidermek için göz damlası kullanılabilir.
Eroin: Kaşık, pamuk, enjektör gibi kullanım malzemelerine dikkat edin. Fiziksel belirtiler arasında ağız kuruluğu, küçülmüş göz bebekleri ve yavaş nefes alımı yer alabilir. Kullanım sonrası ishal, kas ağrısı ve sinirlilik görülebilir.
Ekstazi: Hızlı kalp atışı, terleme, iştah kaybı, artmış vücut ısısı, yakınlık arayışı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Kullanım sonrası aşırı yorgunluk görülebilir.
Tiner: Yoğun koku, el ve kol kesikleri gibi fiziksel belirtilere dikkat edin. Kısa süreli keyif, halüsinasyonlar ve mide sorunları da görülebilir.
Kokain: Büyümüş göz bebekleri, burun kanaması veya akıntısı gibi işaretlere dikkat edin. Kullanım sırasında aşırı uyarılma, huzursuzluk ve gerçek dışı korkular olabilir.
4- Gizlice Test Yaptırmalı Mıyım?
Gizlice test yaptırmak doğru bir yol değildir. Madde kullanımını belirlemek için en etkili yöntemlerden biri idrar, kan veya saç testi yapmaktır. Ancak, bu tür testleri kişiyle açıkça konuşarak ve onun rızasıyla yapmak daha doğru bir yaklaşımdır. Gizlice test yapmak güven ilişkisini zedeler ve sonuçların güvenilirliğini etkileyebilir.
Test yaptırmadan önce şüphelenilen kişiyle iletişim kurmak önemlidir. İki tarafın anlaşarak test yapması, ilişkinizi ve tedaviyi olumlu etkileyebilir. Gizlice test yapmaya çalışmak ise sorunları büyütebilir.
İdrar Testi:
-
İdrar testleri hızlı ve ekonomiktir, evde yapılabilir.
-
Kullanılan maddeye bağlı olarak genellikle son 3 günü kapsar.
-
Örneğin, eroin idrarda 2-4 gün, esrar 1-3 gün, kokain 12-48 saat kalabilir.
-
Ancak, test sonucunun negatif olması kişinin madde kullanmadığı anlamına gelmez.
-
İdrar testleri yanıltıcı olabilir, bu nedenle sonuçlara dikkat etmek önemlidir.
-
Testlerin doğru koşullarda yapılması gerekir. İdrarın taze ve karıştırılmamış olması önemlidir.
Saç Testi:
-
Saç numunesi, madde kullanımını son 4-6 ay içinde gösterebilir.
-
Saç numunesinin doğru şekilde alınması gereklidir.
-
Saç boyası veya kimyasal işlemler sonuçları etkileyebilir.
-
Saçın en az 2 cm uzunluğunda olması gerekir.
-
Saç teli, madde kullanımının ne zaman başladığını gösterebilir.
Kan Testi:
-
İdrar testine göre daha güvenilirdir.
-
Ancak, kan alımı uzman kişiler tarafından yapılmalıdır.
-
Madde kullanımından hemen sonra yapılması gereklidir
5- Kısa Bir Süre Bu Çevreden Uzaklaşsak veya Taşınsak Düzelir Mi?
Bağımlılık, çok yönlü bir yapıya sahip olup psikolojik, çevresel ve biyolojik faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkar. Bu kavramı anlamak için somut bir örnekle açıklamak gerekirse, hiç esrar kullanmamış bir kişi bağımlı olabilir mi? Genellikle hayır, çünkü deneyimlememiştir. Ancak, bir kişi çevresindeki insanların esrar kullandığı bir ortamda yaşıyorsa, bu durumda bağımlı olma riski artabilir. Çevresel faktörler, madde bağımlılığı için büyük bir rol oynar ve bu nedenle tedavi sürecinde ve sonrasında çevresel etkiler göz önünde bulundurulmalıdır.
Madde kullanımını bıraksa ve tedaviyi tamamlasa bile, eski kullanım alışkanlıkları bazen geri dönebilir. Bu zorluklarla başa çıkmak için bazı bağımlılar, zaman zaman tatil yapmayı (köye, memlekete vb.) veya tedavi görmeyi tercih ederler. Ancak, tedavi süreci dışında olan bir kişi için çevresel değişiklikler sadece geçici bir çözüm olabilir. Maddeden uzaklaşmak, bağımlılık tedavisi için yeterli değildir.
Bir kişi maddeyi kontrol edemiyorsa ve çevresindeki arkadaşları kullanmaya devam ediyorsa, çevresinden uzaklaşmak faydalı olabilir. Ancak, bu değişiklikten büyük beklentiler olmamalıdır. Kişi eski yaşamına geri döndüğünde tedaviye devam etmelidir. Yer değiştirmek sadece bir geçiş sürecidir. Bağımlılık tedavisi, yalnızca çevresel riskleri ortadan kaldırmakla sınırlı değildir. Önemli olan kişinin kendi çevresine döndükten sonra madde isteğiyle nasıl başa çıkacağını öğrenmesidir. Kişi, kendisini tetikleyen durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmeli, riskli durumların farkında olmalı ve yeni bir yaşam tarzına uyum sağlamalıdır. Bu beceriler, tedaviye bağlı kalınarak kazanılır.
6- Evlense Düzelir Mi?
Bazı aileler, bağımlılık sorunlarının evlenme ile çözüleceğini düşünürler. Ancak bağımlılık, evlenmek gibi basit bir çözümle geçmeyecek karmaşık bir beyin hastalığıdır.
Diyabet veya yüksek tansiyon gibi fiziksel hastalıkları olan bir yakınınızı düşünün. Bu hastalıklar, evlenmekle ya da evlenmemekle iyileşmez. İyileşme için tıbbi tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri gereklidir. Bağımlılık da benzer bir yaklaşımı gerektirir.
Evlilik, bağımlılığı tedavi etmek için doğrudan bir çözüm değildir. Evlilik, bağımlı bireye destek sağlama açısından önemli olabilir, ancak bu tek başına yeterli değildir. Aksine, bağımlılık sorunlarına karşı çatışmalara, şiddete ve hatta boşanmalara yol açabilir.
Sonuç olarak, bağımlılık sorunu yaşayan bir kişinin iyileşmesi için profesyonel tıbbi tedavi ve psikolojik destek gereklidir. Evlilik bu süreçte destek sağlayabilir, ancak bağımlılığı kendiliğinden çözecek bir faktör değildir.
7- Askere Gidince İyileşir Mi?
Askere gitmek, bağımlılığı olan kişiler için bir dönüşüm fırsatı olabilir. Bu süreç, madde kullanımını bırakmayı düşünenler için bir motivasyon kaynağı olabilir. Askerlik, alkol veya madde kullanımının yaygın olduğu çevreden uzaklaşmayı sağlayarak bu zararlı alışkanlıklardan uzak durmada yardımcı olabilir. Aynı zamanda, askerlik deneyimi kişilerin sorumluluk duygusunu artırabilir ve hayatlarını daha düzenli hale getirmelerine katkıda bulunabilir. Ancak, askerlik sonrası dönem önemlidir. Eğer kişiler askerlik sonrası aynı zararlı çevrelere geri dönerlerse, bağımlılık sorunları tekrar başlayabilir. Bu nedenle, askere gitmeye karar vermeden önce ve dönüş sonrası yaşanacak değişiklikler iyi planlanmalıdır.
Bununla birlikte, madde kullanımını bırakmak istemeyen ve uzun süredir madde kullanan kişiler için askere gitmek tek başına yeterli bir çözüm değildir. Bu kişiler, askerlik sırasında bile madde kullanmaya devam edebilirler. Bu nedenle, bağımlılık tedavisi gerektiren kişiler için daha kapsamlı bir yaklaşım gereklidir.
Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta, askere gitmenin bağımlılığı çözmenin tek yolunun olmadığıdır. Bağımlılık, psikolojik, çevresel ve biyolojik faktörlerin karmaşık etkileşiminden kaynaklanır. Bu nedenle etkili bir tedavi, bu faktörlere müdahale edilerek gerçekleştirilmelidir. Tıbbi tedavi, psikolojik destek ve yaşam düzenlemeleri gibi profesyonel yardımlar, askere gitmek gibi seçeneklerle bir arada düşünülmelidir, ancak tek başına bir çözüm olarak görülmemelidir.
8- İşe girerse iyileşir mi?
Bağımlılığı etkili bir şekilde tedavi etmek için sadece işe başlamak yeterli değildir. Bağımlılık, genellikle çok katmanlı ve karmaşık bir sorundur. İşe girmenin, bağımlılığı hızla düzelteceği yanılgısına düşmemek önemlidir.
Bağımlılığın üstesinden gelmek, öncelikle kişinin bağımlılığı bırakma isteği ve tedaviye karşı motivasyonunu geliştirmesiyle başlar. Kişi, madde kullanımını kontrol altına alabilme yeteneğine sahip olmalıdır. Bu aşamaları başarıyla geçtikten sonra işe başlamak, sorumlulukları artırabilir ve madde kullanımını azaltabilir.
Ancak şunu unutmamak önemlidir: İşe girmek sadece bir araçtır, bağımlılığı tedavi etmek için tek başına yeterli değildir. Bağımlılığı olan kişi, temel tedavi aşamalarını geçmeden işe başlarsa, çoğu zaman kısa süre sonra işten ayrılır ve madde kullanımına geri dönebilir.
Ayrıca, iş seçimi kişinin tedavi ihtiyaçlarına uygun olmalıdır. Tedavi sürecindeki ihtiyaçlar dikkate alınmalı ve iş seçimi buna göre yapılmalıdır. İşte bu şekilde, bağımlılığın üstesinden gelmek için iş seçimi etkili bir destek sağlayabilir. Ancak bağımlılık tedavisi, tıbbi ve psikolojik destek gibi çok yönlü bir yaklaşım gerektirir ve işe girmek tek başına bir çözüm sunmaz.
9- Para vermezsek hırsızlık yapmasından ve bize zarar vermesinden korkuyoruz. Para vermeli miyiz?
Bağımlı yakınlarının en büyük endişelerinden biri, bağımlı bireylerin madde temin etmek için hırsızlık gibi olumsuz davranışlara başvurmasıdır. Evet, bazen bağımlılar, madde elde etmek uğruna bu tür kötü davranışlara başvurabilirler. Bu durumda, bağımlı yakınları genellikle kişinin hırsızlık yapmaması için para verme yoluna giderler. Sorumluluklar genellikle onların sırtına yüklenir. Ancak bu yaklaşım, bağımlılığı devam ettirme eğilimini güçlendirebilir.
Bağımlı yakınları, para vermemek için "Torbacıya para vermek istemiyorum" gibi gerekçeler sunabilirler. Bu yaklaşımlarla bağımlı bireyin sorumluluk hissi geliştirmesi teşvik edilebilir. Ancak lütfen unutmayın, paranın nereye gittiği önemlidir. Bağımlı bireyin madde kullanımına destek olmamak önemlidir.
10- Gizlilik Bağımlılığı Besler Mi?
Aileler, yakınlarının madde kullanma sorunuyla karşılaştıklarında, bu durumu sıklıkla gizlemeye çalışırlar çünkü arkadaşlar, komşular ve akrabalar ne düşüneceğini düşünürler. Bu endişelerle dolu düşünceler, ailenin sorunu saklamaya ve kaçmaya çalışmasına yol açar. Ancak bu tür bir sorunu gizlemek, madde, alkol veya kumar sorununun devam etmesine neden olabilir. Bu tür sorunları gizli tutmak, genellikle işe yaramaz ve bağımlılığı besler. Ayrıca, ailelerin utanç duydukları için sorunu gizli tutmaya çalışmaları, öfke ve suçluluk duygularına yol açabilir ve bu da sorunun çözülmesini zorlaştırır. Bu nedenle, ailelerin sorunun açık bir şekilde ele alınmasına odaklanması ve gizli tutma çabalarından vazgeçmesi daha sağlıklı bir yaklaşım olabilir.
11- Alkol-Madde Kullandığında Bize Şiddet Uyguluyor Ne Yapmalıyım?
Bağımlı bireylerin ailelerine yönelik şiddet uygulaması yaygın bir sorundur ve aileler bu durumla nasıl başa çıkacaklarını sık sık merak ederler. Bu konuda kararsızlık yaşanabilir ve bazen aileler şiddeti görmezden gelirken bazen de karşılık verirler. Ancak bu tutarsız yaklaşım, bağımlı kişinin şiddet eğilimini artırabilir. Dolayısıyla, bağımlı bir kişi ailesine şiddet uyguladığında net ve tutarlı bir tavır sergilemek önemlidir. Şiddet, bir davranış bozukluğudur ve bu tür davranışlara izin vermemek gereklidir. Şiddetin istenilen sonuca ulaşmasına müsaade edilmemelidir.
Eğer bu durum çevrenizdeki bir kişiyi ilgilendiriyorsa, ailesine durumu açıkça ifade etmek önemlidir. Eğer size şiddet uygulanıyorsa, polise başvurabilirsiniz. Kendinizi korumak ve şiddetin artarak devam etmemesi için yetkililere başvurmak önemlidir. Şiddete izin vermek, şiddeti teşvik etmek anlamına gelir.
Şiddet durumuyla karşılaştığınızda, Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı'nı 656 96 96 numarasından arayarak ne yapmanız gerektiği konusunda rehberlik ve danışmanlık alabilirsiniz. Ayrıca "Alo 183" hattını da kullanabilirsiniz. Bu hat, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından sunulan bir rehberlik hattıdır ve kadınlar, çocuklar, engelliler, yaşlılar, şehit yakınları ve gaziler için danışmanlık hizmetleri sunmaktadır.
12- Bağımlı bir ebeveynle yaşayan ailelerin diğer ebeveyni, çocuklarla nasıl iletişim kurmalı?
Aile, bir yapboza benzetilebilir; eksik bir parça, tüm yapbozu etkileyebilir. Bu nedenle, ailede bağımlılığı olan bir ebeveyn, diğer aile üyelerini de etkileyebilir. Özellikle alkol veya madde bağımlılığı olan ebeveynlerin çocukları, bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Çocuklar, utanç ve suçluluk hissi yaşayabilir, arkadaşlarını eve davet etmekten kaçınabilirler ve hatta kendilerini sorumlu hissedebilirler.
Bağımlılığı olan bir ebeveyn, sık sık ailenin odak noktası haline gelir ve diğer aile üyelerinin ihtiyaçları göz ardı edilebilir. Özellikle 0-16 yaş arası çocuklar bu durumdan etkilenebilir. Diğer aile üyeleri, bu çocukların duygusal ve fiziksel gereksinimlerini göz önünde bulundurmalıdır. Ayrıca, bağımlı ebeveynin çocukların yanında alkol veya madde kullanmasına izin vermemelisiniz. Eğer bağımlı ebeveyn, çocuklara karşı şiddet uyguluyorsa, hukuki tedbirler almayı düşünmelisiniz.
Çocuklara, yaşlarına uygun bir şekilde bağımlı ebeveynin durumunu açıklamalısınız. Ancak bu konuda dikkatli olmalısınız ve çocukların bilmediği maddeler hakkında fazla ayrıntı vermemelisiniz. Ayrıca, çocuklara kendilerini sorumlu hissetmemeleri gerektiğini açıklamalısınız.
13- Bizim De Değişmemiz Gerekir Mi?
Evet, bağımlılık tedavisinde aile üyelerinin davranış değişikliği yapması önemlidir. Bağımlılık, sadece bağımlı bireyi değil, aynı zamanda ailenin tamamını etkiler. Bu nedenle aile üyeleri, bağımlı kişinin davranışlarını desteklemek veya tolere etmek yerine, sağlıklı sınırlar koymalı ve bu sınırlara sadık kalmalıdır. Ayrıca, aile üyeleri bağımlılık konusunda bilinçlenmeli ve bağımlılığın nasıl çalıştığını anlamalıdır. Bu, ailenin bağımlı bireye nasıl yardımcı olabileceğini daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Bağımlı bireyin tedavi sürecinde ailesinin desteği, onların iyileşme şansını artırabilir. Aile üyeleri, bağımlı kişinin tedaviye uyumunu desteklemeli ve sağlıklı bir çevre oluşturmalıdır.
Sonuç olarak, bağımlılık tedavisi sadece bağımlı kişiyi değil, ailenin tüm dinamiklerini de içerir. Aile üyelerinin davranışlarını değiştirip bağımlı bireye doğru destek sağlamaları, tedavi sürecinin başarılı olmasına katkıda bulunabilir.
14- Tedavi Olmasına Nasıl İkna Ederim?
Bağımlılık, zaman içinde gelişen bir süreçtir ve bağımlılığı bırakmak da bir değişim gerektirir. İnsanlar bazen davranışlarını değiştirmek istemezler. Bu nedenle kişiyi değişim için zorlamak, genellikle sonuç vermez. Değişim için kişinin kendi içinde motivasyona sahip olması önemlidir. Bağımlılıkta değişim, belirli aşamalardan geçer. Bu aşamalar şunlardır: farkındalık öncesi, farkındalık, hazırlık, eylem ve sürdürme. Kişinin hangi aşamada olduğunu belirlemek, yaklaşımın nasıl olması gerektiğini anlamamıza yardımcı olur. Bağımlı bir kişi tedaviye karşı isteksizse, farkındalık öncesi veya farkındalık aşamasındadır. Bu kişi, madde kullanımının olumsuz etkilerini henüz fark etmemiş olabilir. Bu aşamada ona madde kullanımının neden sorunlu olduğunu anlatmak önemlidir. Farkındalık aşamasındaki kişi, madde kullanımının zararlarını kavramıştır, ancak henüz bırakmayı düşünmemektedir. Bu aşamada, madde kullanımının hayatına etkileri ve gelecekteki planları üzerine konuşulabilir.
Bağımlıyı tedaviye ikna etmek için aile veya yakınlar, bağımlının güvendiği bir kişiyi kullanabilirler. Bu kişi, bağımlının madde etkisi altında olmadığı bir zamanı seçmelidir. Konuşma sırasında açık, samimi ve inandırıcı olunmalıdır. Öğüt vermek yerine, bağımlının yerine kendimizi koyarak onun düşünce ve korkularını anlamaya çalışmalıyız. Bu, bağımlının neden madde kullanmaya devam ettiğini veya neden bırakamadığını anlamamıza yardımcı olabilir.